Ricikan-Fm
  Metin.Goktepe
 
 

 

Metin Göktepe

METİN'E METİN BİR METİN
Metin'in kafasında bir darp var
Polis karakolundan morga kadar
Mosmor
Bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
Soruyor bir işaret fişeği
Biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ...

Can Yücel
HAYAT HEPİMİZDEN GENİŞ ÖLÜM HER ÖMÜRDEN UZUN

     Ben gülümseyerek yaşadım dünyayı
Gülümseyerek ölüyorum her gün sizlerle
Baştan kendime basit bir yüz yakıştırmıştım
Rüzgarıyla haşır neşir çıplak bir tepe
Ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
Metin olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
Ben oldum işte, oldum ve öldüm

Sorduğum tek soru vardı kendime
(Öbürleri herkese ilişkindi)
Şimdi gitsem benden ne kalır geriye
Kaldı işte, ahtım kaldı dünyada
yaralı bir alın
Gülümserken unuttuğum dudaklarım
Ve yurdumu dolaşan kanım kaldı sizlere
Kanım yer yere bulaşıyor
Aşçının kepçesine, marangozun rendesine
silahın namlusuna, kalemin mürekkebine
yargıcın cübbesine, aşıkların neşesenie
Çocukların oyununa karışıyor
Dağılıyor, çoğalıyor, yalıyor sokakları

Habere çıkardım, dünyanın yaradılışını görmeye
Alevlerin kurşunların arasından sekerdim
Ağaca bakar yaprak olurdum, köpeğe, göğe, serçelere
Yaprağa bakar yaprak olurdum, tırtıla, kuşa, yaşlı teyzelere
Umutsuzlara bakar iç çekerdim, hallaçlara, sütçülere, çerçilere
Bütün otobüsler giderdi benle, istanbul-hafik, istanbul-refahiye
ev içlerine bakar ağlardım, buğday demetlerine, duvardaki aliye
Cemlere, kahvelere, meydanlara bakardım
Herkes gibi çopur yüzlüydü hayat
Ama kibirliydi yoksullar, kibirli ve atak
Sözcükler hırçınlaştıkça dilsiz ve bataktılar
Böyle bir dünya dermiştim kendime
Hakikat gizlenmişti buralarda bir yere

Ne ölümler gördüm de yaşamak hırsızlık gibi geldi bana
Bulmalı derim, bulmalı ölümün erken dilini
O da oldu. Gördüm celladımın gözlerini ve gülümsedim
Hepimize benziyordu, şaşırdım ve güldüm
Bir duvar dibiydi sanırım, ıssızdım ve soğuktu gece

Bir şey öğrendim ki söylemeliyim
Hayat hepimizden daha geniş
Ölüm her ömürden daha uzun sürermiş
Dağları düşündüm, sokakları, ev içlerini
Herşey olduğu gibiymiş, basit ve korkunç
Dil susunca kan konuşur, kan konuşurmuş
Kanım yurdumu dolaştıkça öğrendim

Mahmut Temizyürek

 

Metin Göktepe'nin sönen gülüşü
12 Eylül'ün Kasım'ında
İlhan'ın düşüşünü
Ve benzer öldürümleri anımsattı bana...

O gün çoğumuz susup, pusup oturmuştuk
Susmayan, ipte, işkencede,
sürgünde ve hapiste...
Bugün susup kalınmasın hiç değilse!
Celladın sopası altında can veren
Kalmasın can verdiğiyle...

Metin Demirtaş